Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Deniz Feneri e.V. davasının ardında, 11 Eylül saldırıları sonrasında Müslümanlara yönelik yıldırma kampanyalarının olduğunu iddia etti.
Zaman gazetesinde Nuriye Akman’ın sorularını yanıtlayan Karaman, Deniz Feneri e.V. ve Kanal 7’nin Almanya’daki bürolarının bulunduğu binaya polisin yaptığı baskının şova dönüştürüldüğünü öne sürerek şöyle konuştu:
“Tabii ki bir şirket aranabilir. Evraklarına el konulabilir. Ama yapılan iş çok abartılı ve oransız bir şey. İçeri giren polisler kilitli olmayan, kolunu çevirip açabilecekleri 17 tane kapıyı kırdılar. Arkadaşlarımızı yerlere yatırdılar. Bu noktada iş sadece Deniz Feneri ile ilgili bir konu değil.
Özellikle 11 Eylül sürecinden sonra Amerika’da ve Avrupa’da özellikle Müslümanlara karşı bir yıldırma harekâtı, yani ‘siz buralarda çok kalıcı olmayın’ anlamına gelen birtakım politikalar yürütülüyor. Bu hem Türk derneklerine karşı hem de Türk işadamlarına karşı yürütülen bir çalışma.
Geçen yıl biliyorsunuz bir kundaklama olayı oldu. Birçok vatandaşımız yanarak öldü. Bu soruşturma iki haftada kapandı. Şahitler de vardı. Sonra o şahitler bir anda yok oldu.”
‘Siyasi amaç var’
Karaman, soruşturmanın siyasi amacı da olduğunu iddialarına ekleyerek, şöyle devam etti:
“İşin içine Türk hükümeti katılmak isteniyor. Başbakan katılmak isteniyor. Bu soruşturma, yürüten kişi savcı ve komiser tarafından tamamen siyasi amaçlı bir çerçeveye oturtuldu.
Gerçi hiçbir belge olmadığı için bu hedeflerinden vazgeçmek zorunda kaldılar. Şu anda ceza almış olan Mehmet Gürhan arkadaşımızın kamuoyuna yapmış olduğu açıklamada bir cümle var; ‘Bana sürekli olarak ‘Sen Türkiye’yi suçla. Serbest bırakacağız seni!’ tarzında telkinde bulunuldu’ diyor.
Mesela bizim oradaki şirketimizin ismi ‘weisse’ yani beyaz anlamına geliyor. İddiayı soruşturan komiser ve savcı, ‘bunların adı da ak, siyasi partinin adı da ak. Dolayısıyla arasında ilişki var’ diye mahkeme günü söylediler. Böyle bir ilişki olabilir mi?
Bizim şirketimiz kurulduktan iki, üç yıl sonra AK Parti kurulmuş. Kaldı ki bir şirketin ismi ile AK Parti nasıl ilişkilendirilebilir?”
Bilançolar Maliye’ye verilmemiş
Karaman, Deniz Feneri Avrupa’nın hiçbir evrakı ve bilançosunun Maliye’ye verilmemiş olduğunu öğrendiğini belirterek, “Bunu bu şekilde görünce insanın aklına değişik endişeler ve sorular geliyor.
Gerçekten oradaki muhasebeden sorumlu tek kişi olan Firdevsi Ermiş acaba bunları kasıtlı olarak mı yaptı?” dedi.
Karaman, Mehmet Gürhan ve Mehmet Taşkan’ın dolandırıcılık yaptığını inanmadığını, ancak bilançoların verilmemesinden haberdar olmamalarının eksiklik olduğunu söyledi.