[left][i]Nükleer santralla ilgilenen firmaların, güvenlikle ilgili bazı kaygıları olduğu ortaya çıktı. İhaleye katılacak olan firmalar, Enerji Bakanlığı’na, santralın yapılacağı Mersin Akkuyu’nun depremsellik durumunu sorarak, şunları kaydetti:
Saha ile ilgiyi mevcut jeolojik, sismik ve dimeterolojik verileri sağlayınız. Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu, Akkuyu bölgesine saha lisansını 1976’da vermiştir. Türkiye’de 1999’da büyük ölçekli bir deprem gerçekleşmiş ve bilgimize göre bu durum sahanın 25 kilometre dışında bir sismik yıpranma yaratmıştır. Bu tarihten sonra bölgenin nükleer santral yapımına uygunluğu ile ilgili bakanlığınızca herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?..
DEPREM RİSKİNİ İNCELEMEDİK
Bakanlık tarafından verilen yanıtta ise, “Akkuyu ile ilgili yapılan çalışmaların raporlarından mevcut olanlar taranmış ve TETAŞ’a iletilmiştir. 1999 yılındaki depremin Akkuyu’ya olabilecek etkisi incelenmemiştir” denildi.
Yatırımcılar, santralın işletmeden çıkarılması ve radyoaktif atıkların kalıcı olarak bertaraf edilmesine ilişkin sorumluluğun devlete ait olmasını da talep etti. Bakanlık ise, dünyadaki uygulamalara göre, çözüm işinin, işleticinin sorumluluğunda olduğunu kaydetti. Bakanlık, atık konusuna çözüm bulunmasının ise devletin yükümlülüğü olduğunu aktardı. Verilen resmi yanıt yazısında, “Kullanılmış yakıtların kalıcı olarak bertarafı bir jeolojik depolama anlamına gelmektedir ve bu deponun yapımı tamamen devletin sorumluluğunda olacaktır” denildi...
‘DEVLETE GÜVENİN’ DEDİLER
Yatırımcıların, siyasi kararların sonradan toplumsal tepkiye göre değişebileceğine yönelik görüşlerini açıklaması ve “ya siyasi bir kararla santral kapatılırsa” diye sorması üzerine, bakanlıktan, “Siyasi kararlarla ilgili ek güvenceler istemenin devlete olan güvensizliğin bir sonucu olduğu değerlendirilmektedir. Bunu haklı bulmak olanaksızdır. Erken söküm olasılığına dayalı endişe ise yersizdir” yanıtı geldi.
UZMANLARA GÖRE RİSKLİ
Binlerce ikincil fay hattı var
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. İlyas Yılmazer: Afrika kıtası, Anadolu plakasının altına doğru ilerliyor. Bu da bu bölgede binlerce ikinci faylar yaratıyor.
O bölge, 2005’teki Kaş depremi nedeniyle, depremsellik açısından güvenli bir yer değil. Bugüne kadar o bölgede ölümüne yıkımların az oluşunun nedeniyle, bölgede deprem riski olmaması değil, kayalık bir yapı olması. Burası depremsellik açısından tehlike taşıyor. Son dönemdeki depremler, bu sistemin ürünleri.
Güvenliği kuşkulu iken olmaz
Nükleer Mühendis Prof. Dr. Tolga Yarman: Deniz dibi incelemelerini de kapsayan çalışmalarla, Akkuyu’nun 25 kilometre batısında, Mersin’in kuzeydoğusundan gelip Akdeniz’e dalarak Kıbrıs’a doğru uzanan, Ecemiş Fay Hattı’nın, hareketliliği saptandı. Fayın oynaması, Akkuyu’da bir çökmeye, burada bir nükleer santral kurulmuş ise, bir nükleer faciaya sebebiyet verebilir. Ottawa Deprem Araştırma Enstitüsü’nden Dr. K. Buckthought tarafından Nisan 1998’de hazırlanan bir rapora göre, 40 yıl içinde, Richter ölçeğinde 7 şiddetindeki bir depremin, Akkuyu’nun 100 kilometre yakınında vuku bulması ihtimali yüzde ellidir. Dr. K. Buckthought’a, merkez üssü Akkuyu’da olacak ve 6.5 şiddetindeki gerçekleşecek depreme, hiçbir tasarımın dayanmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
Akkuyu’ya, yirmi yıl kadar önce yer lisansı verilmiş. Bu durumda, kamuoyu nezdinde “Akkuyu’nun sismolojik güvenliği” hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanıtlanmadan, burada bir nükleer santral kurulması yönünde adım atılmamalıdır.